Artvin'de doğaya darbe
Artvin’in Arhavi ilçesinin Durguna Vadisi'nde 3 tane HES projesinin yapımına devam edilirken, Agara Deresi üzerinde yeni bir HES planlanıyor
Bir doğa müzesi olarak bilinen ve barındırdığı endemik bitki ve hayvan türleri nedeniyle çeşitli akademik çalışmalarda ‘Acil ve Öncelikle Korunması Gereken Alan' olarak değerlendirilen Kalimet ve Durguna vadilerinde halihazırda 3 HES projesi devam ederken, bu HES'lere bir yenisi daha eklendi. Perko Yapı İnş. San. ve Tic. A.Ş. tarafından Agara Deresi üzerinde 15.856 MW kurulu gücünde Çamlıca-1A Regülatörü ve Hidroelektrik Enerji Santrali (HES) kurulması planlanıyor. Projenin değeri yaklaşık 271 milyon TL olarak hesaplanıyor.
Sözcü'den Elif Çavuş'un haberine göre Durguna ve Kamilet vadilerinin ‘Milli Park ya da Doğal Sit Alanı' ilan edilmesini beklerken 4. HES şoku ile karşılaşan yöre halkı, bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecindeki yeni HES projesine karşı çıkan yöre halkı adına açıklamayı okuyan Semra Bulüm, “Yenilenebilir ve yeşil enerji olarak dillendirilen Hidroelektrik Santraller yani HES’ler, ülkemizde çok can yaktı. Nice ırmaklar kurudu, nice vadiler HES yolları yüzünden dinamitlendi, parçalandı, ormanlar yok edildi. Yeşil enerji maskesiyle muazzam bir tabiat ve kültür parçalanmasına tanıklık ediyoruz. İlçemizin vahşi, en büyüleyici vadilerinden biri olan Durguna’da 3 HES projesi var. Meşeli 1-2 HES ve Soğuksu HES projeleri, vadiyi yeterince etkilemiş, tahrip etmiştir. Tüm bu talihsizliklere rağmen, Durguna, sit alanı ilan edilmesi beklenen bir bölgedir. Durguna Vadisi'nde yeni bir HES projesi istemiyoruz” dedi.
"Bakan bile ikna oldu"
Durguna ve Kamilet vadilerinin korunması gereken statüyü kazanması için yaptığı çalışmaların sonuçsuz kaldığını ifade eden KTÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, yaptığı açıklamada, “Burada bırakın HES yapılmasını bir sandalye koymak için bile bir alanın düzeltilmemesi lazım. Bu alan çok özel alabalık rezervi de taşıyor. Burada bin yüze yakın endemik bitki türü var. Burası milli park olmayacaksa, dünyada milli park olacak bir yer yok demektir. Oranın milli park olabilirliği benim ikinci yüksek lisans tez konumdu. Biz etüt raporları hazırlayıp Milli Parklar Genel Müdürlüğü'ne vermiştik. Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun bile ikna olduğu ama daha yukarısının ikna olmadığı söylendi bize. Daha sonra herhangi bir çalışma devam etmedi” dedi.
"Çevreyi mahveden bir süreç"
Türkiye'de Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinin gerekli teknik münazaradan yoksun olduğunu dile getiren Kurdoğlu, “Türkiye'de ÇED bir yapılabilirlik manifestosu olarak kullanılıyor ve mutlaka ‘yapılabilir' olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle ülkemizde 72 bin ÇED başvurusundan sadece 66 ÇED raporuna bakanlık tarafından ‘olumsuz' cevabı verilmiştir. Bu çok manidardır. Bunun anlamı şudur; ÇED, Çevresel Etki Değerlendirme süreci değil, çevreyi mahveden bir süreçtir” ifadelerini kullandı.