7 Haziran seçimlerinde hayale dönüşen başkanlık sistemi ile ilgili süreç 1 Kasım seçimlerinin ardından yeniden başlatıldı.
Başlatıldı, çünkü bunu canı gönülden isteyen tek bir kişi var,o da Erdoğan
Yapılan tüm anketlerde halkın %69-70u Başkanlık sistemine karşı
Kapalı bir oylama yapılsa AKP milletvekillerinin çoğu da buna karşı olacaktır,çünkü gelecek olan sistemde hiçbir fonksiyonları kalmıyor bakan bile olamıyorlar.
Biatta bir yere kadar olacaktır.
Çelişki sadece ezen ezilen arasındaki baş çelişki değildir. Aynı zamanda ezenlerin de kendi iç çelişkileri vardır. Bu diyalektik bir gerçekliktir..
Sistemle ilgili kamuoyuna yansıyan bilgiler getirilmek istenilen Erdoğan için Başkanlık sistemi.
Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinin çok istediği başkanlık sistemini sonsuza kadar ortadan kaldıracağını anladı ve erken seçim kozunu kullanarak bu tehlikeyi şimdilik savurdu gibi gözüküyor..
Ülkemizin siyasi yaşamı 7 Haziran seçimlerinden yararlanamayarak çok derin bir yara almıştır..Ama bu yara ölümcül değildir.
Her baskıcı yönetimden kurtuluşta bu tür ara-göreceli iyi- dönemler olmuştur, ama sonuç her zaman tarihin durdurulmaz akışından dolayı iyi olmuştur .
AKP, artık çok fazla emanet oyun olduğu bir partidir..Ve ülkeyi 13 yıldır nasıl yönetiyorsa öyle yönetecektir.
Bu anlamda 2007 ve 2011 yılında asıl olan ama 1 Kasım 2015 yılında emanet olan oylar,AKPnin kötü yönetiminden dolayı emanet olmuşlardır..
AKP artık sistemden beslenen ve beslendiği sistemle iç içe olan bir parti haline dönüşmüştür.
Kendi öncüllerinden tek farkı; geçmişten iyi ders almış olmaları ve yoksullaştırmış oldukları halkı sosyal yardımlaşma ve İşkur uygulamaları ile kontrol altında tutup oylarını manipule edebilmektir.
Peki bu stratejiler, taktikler yönetimler , AKPnin mutfağından mı çıkıyor,işte buna inanmak zor. Niye zor denirse..Gözümüzü açıp AKPye baktığımızda bunu görürüz.
Erdoğan ülkeyi AKPnin ortak aklı olmadan yönetiyor , farklı bir mutfakta hazırlanıp alınmış,aldığı kararları AKP ye ve ülkeye tebliğ ediyor sadece
7 Haziran seçimlerinden sonra Erdoğan Başkanlık hayali suya düşer gibi olunca hemen tek başına hükümet- istikrar, koalisyon-istikrarsızlık konularını gündeme getirdi. PKKda bu sürece destek olacak bir eylemlilik sürecine girdi. (Demirtaş bir çok kez ateş kes çağrısı yaptı ama karşılık bulamadı)
Yaşanan Suruç ve Ankara katliamları sonunda Başbakan Davutoğlunun yapmış olduğu oyumuz arttı açıklaması yaşatılan süreci çok net bir şekilde ortaya koymaktadır.
7 Haziran sonrası yaşanan süreç göstermiştir ki PKK, AKP iktidarının sürdürücüsüdür. Bunu da yapılan terör eylemleriyle birlikte HDPyi de baltalayarak göstermiştir.(Buradan AKP ile PKK arasında bir organik ilişki vardır demiyorum,sadece her seçim dönemi yapılanlar var olan iktidara yaramaktadır,onu belirtiyorum)
Türkiyede siyaset kilitlenmiştir. Çünkü Erdoğan başkan olmak istemektedir. Onun için her şeye bu isteğini yerine getirmek noktasında müdahi l olmaktadır.
Erdoğan ve ekibi , yaşanan istikrarsızlığı sanki başkaları yapıyormuş gibi topluma gösterebilmiş ve Halkın istikrarsızlığın ana kaynağı olan AKPye ve kendisine oy vermesini sağlamıştır.
Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde AKPnin de kendisine yük olduğunu yarı yolda bırakabileceğini görmüştür.
Bu nedenle zaman geçmeden (AKPyi de tasfiye edecek) Başkanlık sisteminin tartışılmasını başlatmıştır.
Her şeyi yapma gücü elinde olan ve Cumhurbaşkanı olan Erdoğan niye Başkan olmak istiyor. Zaten her türlü güç elinde.
Hemen hemen en küçük memur bile AKP tarafından atanıyor. Bütçe istenildiği gibi kullanılıyor.İstenilen yasalar çıkartılıyor
Daha nasıl bir güç istiyor
Var olan siyasal ve yasal yapılara,kurumlara,kuruluşlara,kişilere kimseye güvenmiyor.
Kendini daha çok yasalarla net bir şekilde tanımlanmış yetkilerle donatmak istiyor,hiçbir kararının paylaşılmasını sorgulanmasını istemiyor..
Mutlak bir egemenlik kurmak istiyor
Zaten her türlü güce sahipken ; ne için ve kim için istiyor bunları..
Sakın Bilal ve kurmayı düşündüğü hanedanlık için istiyor olmasın ?